Arap Bakanın Dil Uzattığı Fahreddin Paşa’ya İngilizler ”Türk Kaplanı” Demişlerdi!

Geçtiğimiz günlerde Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı olan Abdullah b. Zayed’in attığı bir tweet gündeme bomba gibi düştü ve beraberinde birçok tartışmayı meydana getirdi.

Abdullah b. Zayed bu tweetinde Fahreddin Paşa’nın 1916’da bölge ahalisine zulmettiğini ve Medine’den çekilirken birçok eseri kaçırttığını ileri sürüyordu.

Peki Bakan Abdullah’ın, Fahreddin Paşa’ya hırsız diyecek seviyeye varan bu iddiaları ne kadar doğru?

Ömer Fahreddin (Türkkan) 93 Harbi sonrasında İstanbul’a göçmek zorunda kalan ailelerden birisinin evladıydı.

İstanbul’da başladığı askeri eğitimini 1891’de Kurmay Yüzbaşı olarak başarıyla tamamladı. Göreve atılan bu genç Osmanlı zabiti, özellikle 1912 Balkan Savaşları sırasındaki başarılarıyla ön plana çıktı. Ömer Fahreddin Bey, I. Dünya Savaşının başlarında Mirliva (Tuğgeneral) rütbesine erişmişti.

Savaş sırasında güneyde görevlendirilen Fahreddin Paşa, bölgeye tehcir edilen ahalinin sevk ve idaresiyle alakadar oldu.

28 Mayıs 1916’da Medine’ye gönderilen Fahreddin Paşa, elindeki bütün imkansızlıklar ve eksikliklere rağmen, emri altındaki askerlerle birlikte şehri tam 2 yıl 7 ay boyunca savunacaktı.

31 Mayıs 1916’da Fahreddin Paşa Medine’ye ulaştıktan birkaç gün sonra Şerif Hüseyin’in İngiliz tazyikli isyanı patlak verdi.

Şehir Osmanlı ordusu tarafından gayet sağlam bir şekilde savunuluyordu. Fakat her geçen gün askerin besini ve mühimmatı yağ gibi eriyordu. İstanbul onlarca cepheye destek göndermeye çalışırken, sıra bir türlü Medine’ye gelemiyordu. Özellikle casus Lawrence’in faaliyetleriyle demiryolları hasara uğratılıyor, telgraf hatları tahrip ediliyordu. Böylece Medine ile başkentin iletişimi gittikçe kesiliyordu.

Mevcut durum karşısında Fahreddin Paşa şehrin düşmesi ihtimali belirince, kutsal emanetleri başkente yollamayı kararlaştırdı.

İşte bugün Abdullah b. Zayed attığı tweetle  tam da bu olayı eleştirmekte ve Fahreddin Paşa’nın bu emanetleri İstanbul’a göndermesini bir nevi hırsızlık olarak nitelemektedir. Arap bakanın hatası, geçmişi bugünün şartlarıyla değerlendirmektir. Zira söz konusu devirde Osmanlı’nın olan bir şehirden bazı eşyaların ülke başkentine gönderilmesi hırsızlık olarak değerlendirilemez.

I. Dünya Savaşı sonuna kadar Medine’de sürdürülen savunma, Türk sebatının en parlak örneklerinden birisi haline geldi.

Çanakkale ve Kut’ül-Amare ile birlikte Medine’de de sergilenen bu cesaret örneği savaşın gurur kaynakları arasındaydı. Besini biten ordunun çekirgeleri yiyerek savaşa devam etmesi, Fahreddin Paşa’nın ”Medine Kalesinden Türk bayrağını ben kendi elimle indiremem” demesi, yaşananlara sadece birer örnektir.

İngilizler tarafından ”Türk Kaplanı” denilen Fahreddin Paşa, Mondros Ateşkesinden sonra bile teslim olmadı!

Medine, iletişim kesikliği dolayısıyla antlaşmadan geç haberdar oldu. Fakat Fahreddin Paşa ateşkesi haber aldıktan sonra da bir süre daha şehri teslim etmedi. En sonunda hükumetin ve emri altındaki subayların kuvvetli telkinleri karşısında, mevcut duruma göz yumarak, Mondros’tan neredeyse 3 ay sonra 13 Ocak 1919’da işgal kuvvetlerine teslim oldu.

İngilizler tarafından tutuklandıktan kısa süre sonra İstanbul’da kurulan savaş mahkemesinde, savaşta görev yapmış birçok Osmanlı subay ve paşasıyla birlikte yargılanarak idama mahkum edildi

Malta’da infazını beklediği sırada gizlice kaçmayı başardı. Evvela yurtdışındaki Enver Paşa’nın yanına giderek bir süre ortak hareket etti. Daha sonra ise 24 Eylül 1921’de Ankara’ya geçerek TBMM’ye katıldı. 1936’da Tümgeneral rütbesiyle emekli olan Ömer Fahreddin Türkkan, 22 Kasım 1948’de hayata veda etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir